Oğuzhan Osman BİLGİN – Rüstem PEHLİVANLAR – Herkes Duysun
BURSA (İGFA) – İsrail’in insanlık tarihine kara leke olarak geçecek olan saldırıları, uluslararası toplumun tepkisine rağmen devam ediyor.
Son günlerde İslam toplumu dışında, destek aldığı Batı tarafından da İsrail’e olan eleştirilerin dozu belirgin bir biçimde artmış durumda. Tüm dünyada İsrail’e karşı protesto eylemleri düzenleniyor. Ülkemizde de savaşın ilk gününden itibaren Filistin halkını desteklemek amacıyla protesto ve eylemler yapılıyor. Bu eylemler son dönemde boykot süreci olarak şekil aldı Ancak boykotlar sırasında istenmeyen ve gerçek amacına hizmet etmeyecek görüntüler de ortaya çıkabiliyor. İdeal bir boykot sürecinin nasıl işlemesi gerektiğini Prof. Dr. İsmail Şahin, Herkes Duysun için yorumladı.
“BOYKOTLAR BARIŞÇIL PROTESTO EYLEMLERİDİR”
Ülkemizde yürütülen boykot sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. İsmail Şahin, “Öncelikle şunu belirtmek isterim: Boykot barışçıl bir protestodur ve kesinlikle hak ihlali ve şiddet içermemelidir. Sivil toplumun etkili bir şekilde sesini duyurmasına olanak tanıyan boykot benzeri eylemler, demokratik hakların ve ifade özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilir. Dolayısıyla meşru ve insani bir eylem biçimi olan boykotun terörize edilmesine hiçbir şekilde müsaade edilmemelidir.” dedi.
AMACINA ULAŞACAK BOYKOT İÇİN GEREKLİ AŞAMALAR
Boykotların etkili olabilmesi ve amacına ulaşabilmesi için bazı şartların olduğunu belirten Şahin, bu şartları ihtiva eden sekiz madde sıraladı ve şöyle konuştu:
“Bunlardan birincisi, boykotun amacı ve hedeflerinin belirgin olmasıdır. Üzerinde baskı kurulmak istenen ürünler, şirketler ya da hükümetler açıkça tanımlanmalıdır.
İkincisi, boykotun destekçi sayısını artırmak için etkin bir kampanya başlatılmalıdır. Bu doğrultuda kitle iletişim araçları, sosyal medya, tanıtıcı broşürler ve basın bildirileri aktif bir şekilde kullanılmalıdır.
Üçüncüsü, güçlü ittifaklar ya da iş birlikleri oluşturulmalıdır. Bu çerçevede ulusal ve uluslararası düzeyde sivil toplum örgütleri, partiler, üniversiteler, insan hakları grupları ve benzeri kuruluşlarla sıkı iş birliği kurulmalıdır.
Dördüncüsü, boykot edilen ürün veya hizmetlerin yerine kullanılabilecek alternatif ürün veya hizmetlerin tanıtımına özen gösterilmelidir. Boykot edilen ürün veya hizmetlere alternatiflerin yetersiz olması, tüketicilerin boykota katılmasını zorlaştırabilir. Mesela bu noktada, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının ardından Türk vatandaşlarının ödeme yöntemi olarak yerli kartı tercih etmeye başlaması önemli bir tepkidir.
Beşincisi, boykot yasal ve meşru bir zeminde yürütülmelidir. Boykota katılanlar bu noktada herhangi bir hukuki sorumlulukla ya da şüpheyle karşılaşmamalı. Örneğin haksız rekabet, iftira veya marka hakkı ihlali gibi hukuki sorunlar doğurabilecek kampanya, reklam, bildiri, haber ve her türlü yanıltıcı veya hileli propaganda faaliyetinden kaçınılmalıdır.
Altıncısı, kanaat önderlerinin, medyatik kişilerin, ünlülerin, politikacıların ve kamuoyu üzerinde etki sahibi olan diğer kişilerin kampanyaya dahil edilmesi, boykotun görünürlüğünü ve etkisini artırabilir.
Yedincisi, boykotun bir sahibi ya da bir lideri/önderi olmalıdır. İyi bir liderlik, boykot kampanyasını yönetmek, koordine etmek, destek kazanmak ve hedeflere ulaşmak için olmazsa olmaz şartlardan biridir.
Sekizinci kural ise boykotlar için uzun vadeli stratejiler gereklidir. Azim, kararlılık, sabır ve mücadele başarılı bir boykotun en sihirli bileşenleridir. Bir anlık öfkeyle ortaya çıkan, saman alevi gibi yanıp giden boykotlardan ciddi sonuçlar beklemek büyük hayal kırıklıklarına sebebiyet verebilir.”
Şahin, boykotun başarıya ulaşabilmesi için iyi bir planlama, koordinasyon ve etkili bir kampanyanın şart olduğunun da altını çizdi.